1988 yılında doğdu. Hacettepe Üniversitesi’ nde Sosyoloji eğitimi aldı.
Sosyolojinin hayatın her alanında yer aldığına, bu anlamda asıl
meselenin bildiklerini hayata uyarlamak ve insanların hayatına dokunarak
onlara biraz olsun yardımcı olabilmek, var olanı daha iyi hale getirmek
olduğuna inandı. Mezuniyetiyle birlikte LÖSEV ailesine katılarak,
mesleğine ilk adımlarını attı. Burada çalıştığı süre içerisinde, hem
mesleğine, hem de iş yaşamına dair kendisine katkısı olacak çok değerli
kazanımlar edindi. Bir insanın hayatına dokunabilmenin gerçek manada ne
anlama geldiğini hissetti… Aynı dönemlerde iş hayatında insana insan
olduğu için değer verilmesi gerektiği konusuna eğildi. Bu alana
yönelerek, “Alışılmış İK anlayışının ötesinde kurumların ve toplumun
kalkınması için sosyolojik bakış açısıyla neler yapılabilir?”
düşüncesiyle, ilk adımlarını kendi blogu olan oldubuis.blogspot.com da
attı. “Her zaman daha iyisi olabilir.” düşüncesiyle, kendisini
geliştirmeye devam ederek, her yeni gün bir öncekinden daha iyisini
yapmaya çalışarak devam ediyor. Bürke Çınar’ın yazıları, oldubuis.blogspot.com un yanı sıra, bankader.org.tr, Lalabey Gelişim Enstitüsü, Enerjik ve CVYolla’da yayınlanıyor.
Sosyolog Bürke Çınar hanım geçen hafta ziyaretime gelerek sağ olsun
beni çok sevindirdi.Çalışma yaşamı üzerine güzel bir sohbet
gerçekleştirdik.Oldu bu iş blog ‘dan yeniden paylaşımında yarar
gördüğüm bu yazıyı Bürke hanımın da uygun görmesi ile sayfamda
paylaşıyor ve böylesine anlamlı bir konuyu kapsamlı şekilde işlediği
için Bürke hanım’a tekrar çok Teşekkür ediyorum.
İK Blogger’ı Bürke Çınar’a başarılı çalışmalarının devamını dilerim.
SAYGIYI NASIL SAĞLARIZ
Saygı görmek bireyin her alanda ihtiyaç duyduğu
ve arzu ettiği bir durum. Fakat özellikle iş yaşamında saygı görme amacıyla
bireyler yanlış yöntemlere başvurmakta, sonuçta da gerçek saygı yerine korku
temelinde zorunlu olarak gösterilen bir saygı gösterisi ortaya çıkmakta. Yani
saygı duyulmuyor, saygı gösteriliyor. Bu durum, başlarda hoşa gitse de, bir
süre sonra bireyi mutsuz ediyor. İçinde bulunduğu topluluk tarafından, mevcut
pozisyonu ve yaptırım gücü sayesinde diğerlerinden saygı görürken, bunun içtenlikten
çok uzak bir zorunluluk olduğunu hissetmek ve beraberinde gelen yalnızlık
duygusu, "saygı duyulan birey" olmanın ne kadar önem taşıdığını
gösteriyor. Peki insanların bize içtenlikle saygı duymasını nasıl sağlarız?
1. Kendinize saygı duyun. Bunun için gereken
adımları atın ve hiçbir koşulda bu saygının sarsılmasına izin vermeyin.
İnsanlar kendilerine karşı objektif olmakta
zorlanır, başkalarında kusur olarak nitelendirebilecekleri özellikleri
kendilerinde görmezden gelebilir, ya da normalleştirebilirler. Siz, öncelikle
kendinize dürüst davranarak eksi ve artılarınızı ortaya koyun. Değişmesini
istediğiniz davranışlarınız varsa bunları değiştirin. Bunu yaparken, kimlere
neden saygı duyduğunuzu düşünmek işinize yarayabilir. Ve bu süreçte hata yapmaktan
korkmayın. Unutmayın; hata yapmak olağandır, önemli olan hatalarınızı kabul
edip, düzeltmek ve bunu yaparken ihtiyacınız olan gücü yine kendinizden
almaktır. Kendinize karşı dürüst olduğunuzda, hala saygı duyuyorsanız, artık bu
saygının sarsılmasına izin vermeyecek o güce de sahipsiniz demektir.
2. İnsanlara saygı duyun.
Aynadan bir çemberin tam ortasında durduğunuzu
düşünün. Siz ne gösterirseniz, size de o yansıyacaktır. Her insandan
öğrenilecek bir şeyler muhakkak vardır. Önünde ceketinizin düğmelerini
iliklediğiniz patrondan, her gün yanından geçtiğiniz halde fark etmediğiniz
insanlara kadar herkesten öğrenilecek bir şey vardır. Bunun saygıyla ilgisine
gelirsek; herkes bize birşeyler öğretir ve her öğretici saygıya değerdir.
İnsanlara saygı duyduğunuzda, onların değerlerinin farkında olduğunuzu
görecek ve aynı değeri onlar da size verecekler.
3. Yaptığınız işe ve kuruma saygı duyun.
Yaptığınız
işe saygı duyun ya da saygı duyacağınız bir iş yapın. İşinizi ciddiye alın,
kurumunuzu sahiplenin. İşinizle kuracağınız bu sağlam bağ, hem kendinize
duyduğunuz saygıyı perçinleyecek hem de insanlar işini böylesine sahiplenip
ciddiyetle yapan biri karşısında büyük bir saygı duyacaklardır.
4. Karşınızdakinin insan olduğunu daima
hatırlayın.
İnsanlar
çoğunlukla bunu unutuyor. "Öteki"ler değersizleştiriliyor. Yönetici
pozisyonundaysanız astlarınıza anlayışlı olun. Onların bir çalışandan öte birer
insan olduklarını, tüm hayatlarının o iş yerinden ibaret olmadığını, farklı
sorunları olabileceğini daima göz önünde bulundurun. Bir diğer husus da;
insanları yaptığı işe göre kategorilere ayırmayın. Saygı duymakta ve bunu
göstermekte cimri davranmayın ki zoraki saygı gösteren değil, saygı duyan
çalışma arkadaşlarına sahip olabilin.
5. Örnek olun.
İnsanlar isteyip de sahip olamadıkları şeylere
hayranlıkla bakar, bunu başarabilen insanlara da saygı duyarlar. Onların
kendinden ya da olmak istediği formdan bir şeyler bulabileceği ve örnek
alabileceği bir şeyler taşıyın. Elbette sayısız nitelikten söz etmiyorum, bu
saygı duyulacak insan profilinin doğasına da aykırı olacaktır. Siz yine
kendiniz olacaksınız; değerlerinizi çevrenin beklentilerine göre şekillendirmek
değil anlatmak istediğim. Aynı pozisyonda çalıştığınız ekip arkadaşlarınızı
düşünün. Sahip olduğunuz ortak özellikler, yetenekler var. Bir de
arkadaşlarınızda olmayıp da sizin sahip olduğunuz ve sizi bir adım öne çıkaran
nitelikleriniz. Örneğin liderlik yeteneğiniz; bu sayede tüm ekibi bir araya
getirip yönlendirmeyi yapabiliyorsunuz. Bu, ekip arkadaşlarınızın sahip olmak
istediği bir yetenek olabilir. Bu beceriye sahip olabilmek için sizi
hayranlıkla ve takdirle izleyecek arkadaşlarınızın saygısını da kazanacaksınız.
Bürke ÇINAR
Nedim Bey,
YanıtlaSilGüzel ev sahipliğiniz ve bu paylaşımınız için ben teşekkür ediyorum.
Saygılarımla,
Bürke ÇINAR
Bürke hanım,
YanıtlaSilKonu Beş başlıkta herhade en iyi bu kadar bütünselleştirilebilir,her bir başlık süper ve hepsine kendi adıma beş üzerinden beş diyor ve İnsan Değerlerine bu denli sahip ve önemli vurgu yapan güzel yazınız için sizi çok tebrik ediyorum.
Emeğinize,kaleminize sağlık.
En iyi dileklerimle