23 Şubat 2013 Cumartesi

İYİ DAİMA İYİDİR VE DE HEPİMİZİN İHTİYACIDIR.



Bazı durumlar vardır hepimiz de böyle durumlar ile karşılaşmışızdır.Bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak.Şöyle ki;doğru her zaman doğrudur ancak doğruyu görememe veya daha ötesi görmek istememe,çeşitli kaygılar nedeniyle kabullenememe, en çok da başka yönlere dikkat çekip asılın görünmesinden ürküp  olduğundan farklı gösterme çabaları , gibi durumlar.
Görmek bu bakımdan ve her bakımdan çok önemli.Sadece bakmak şüphesiz bize doğruyu göstermez.Doğruyu görebilmek istiyor isek, bakmak yerine görmeyi hedeflemeli ,hatta kamuflaj perdesini aşarak gerçeğe ulaşabileceğimizi peşinen bilmeliyiz ve adımlarımızı buna göre tasarlayıp  bize gerekli olan doğru sonuca doğru yürümeliyiz.Analitik düşünmeye bile gerek yok,DOĞRU yazan bir metnin üzerine sonradan yapılan müdahale yersiz bir gayrettir.Çünkü bu metnin üzerine  sonradan yazılacak YANLIŞ ibaresi burada ilk defa yazılan metni tamamen kaplayamaz.Bir düşünelim  D harfinin üzerine  en usta tekniklerle de yazılsa Y  harfinin oraya sonradan kondurulduğu pek açıktır.D harfi özgündür ve en usta müdahalede bile Y harfini bünyesinde barındırmaz, yerini korur ve Y harfine yerini vermez.     Diğer yandan en mükemmel silgi ile de silseniz metnin yazılı olduğu A4 de buna karşıdır,iyi düşün ne yazacağını tereddütsüz belirle ve   doğru  ise o halde kaydını düş bende itina ile saklarım dercesine itirazı vardır,silerken bir direnç gösterir ve bu direnç sonucu hamurunda oluşan yıpranma da apaçık ortadadır.
Bu konunun üç sonuç boyutu söz konusudur.Birincisi ne kadar farklı gösterilmeye çalışılsa da değerlinin değeri her daim üzerinde ve ona aittir yeter ki bir değer söz konusu olsun, her tür nedenle  yapılan her  türlü müdahale nafiledir ve İYİLİK daima ASIL ve  ASİL’ dir. İkinci önemli husus ise izleyicilere mutlak ihtiyaçtır.Kendilerine  gösterilmeye çalışılanı görmek yerine; biraz emek verip DOĞRU AÇIDAN bakıp,varsa kamuflaj perdelerini de aşarak DOĞRUYA ulaşmaları ve gerçeği,DOĞRUYU GÖREBİLMELERİDİR.Üçüncüsü durum da, değerli maden çamurla kaplansa bile değerinden bir kayıp söz konusu olur mu?çamur kurur,dökülür maden yine aynı değeriyle parıldar. 

18 Şubat 2013 Pazartesi

DEĞİŞİMİ YAKALAMAK MÜMKÜN MÜDÜR.


      
      Değişim kimimize göre gelişimin ön adımı iken kimimize göre de gerek duyulmayan hatta sevimsiz bir meşguliyet.Peki bu ayırım neden kaynaklanıyor ve en önemlisi ise doğrusu hangisi.
Öncelikle bu farklı değerlendirme nelerden esinlenerek ortaya çıkıyor buna genel pencereden  bir göz atacak olur isek;
Alışkanlıklardan sıyrılmak kolay mı?
Bu değişim bize ek uğraş getirmez mi,
Şimdi güzel güzel yolumuzda yürüyor iken buna gerek var mı?
Bu yeni uygulamalara uyum sağlayabilir miyim?
Benden de ne çok şey isteniyor?
Eski köye yeni adet mi çıkarıyorlar?
Yine mi değişiklik var?
bu eksende bu liste uzar gider.
Şimdi bir de genel olmasa da geçerli pencereden bakacak olur isek;
Değişim kaçınılmaz ve gerekli,
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
Gelişmek için önce değişmek gerek.
Değişime ayak uydur gelişimi yakala,
Kendime güveniyorum.
Her yeniliğe kolay adaptasyon sağlarım.
Yenilik daima iyidir.
Yeni bir başlangıç,ne güzel.
Evet bu açıdan bakıldığında ise değerlendirmeler bu şekilde devam eder.
Bu sonuca göre hangi bakış açısının olumlu,hangisinin ise olumlu olmadığı gayet açık.
Değişime kapalı demiyorum,tamamen ayağını diremiş statüko savunucuları da her şey gibi ya değişecek ya da değişimin  rüzgarında savrulacak.
Akar su gibidir değişim,yeni ,berrak  engel tanımaz, kendi yolunu mutlaka bulup akışını sürdürür.