29 Ağustos 2013 Perşembe

PERFORMANS İZLEMEK VE ÖLÇMEK ÇİDDİ BİR İŞTİR

            Öncelikle performans nedir?. Bir sektörde faaliyet gösteren bir kuruluş veya işletmenin belli girdileri (kaynakları) kullanarak, belirlenmiş amaç ve hedefe ulaşmak doğrultusunda; çizilmiş süreç haritalarına dayalı ve belirlenmiş algorizma üzerinden yürütülen, adımlar faaliyetler ile gerçekleştirilen programlı, planlı çabalar, projeler gibi tüm çalışmalar neticesinde arzulanan sonuca (çıktılara) hangi seviyede ulaşılabildiği, bununla birlikte söz konusu mal veya hizmet üretiminde optimizasyon ve kalite açısından varılan aşama,   diğer taraftan iç ve dış paydaş beklentilerinin karşılanma düzeylerinin tespit edilmesi, etkinliğin, etkililiğin, bu kapsamdaki total gerçekleşmenin ölçülmesi şeklinde özetleyebiliriz
            Bu konunun tanımı veya söyleniş biçimi daha değişik birçok şekilde ifade edilebilir. İşin bu tarafı çok da önemli değil. Maksat hasıl olmuştur nasılsa. Şimdi bu kocaman başlık üzerine hiç kuşkusuz sayfalar dolusu yazmak, vurgu, analiz yapmak, önermelerde bulunmak olası. Önemli olan bu konuda şimdiye kadar söylenenlere ilave veya farklı neler söyleyebiliriz, belki böylelikle bir nebze de olsa katkı yapabiliriz. Bu yaklaşımla   neler söylenebilir?.
            İlk olarak bu ölçümün samimiyeti ölçülmeli. Yani biz gerçekten bu ölçümün yapılmasını istiyor muyuz? Bunun sonuçlarını öğrendikten sonra yine kararlı bir şekilde bu neticelerden elde edilecek çıkarımları değerlendirerek gerekli revizeleri yapmaya hazır mıyız?  Bu inisiyatif bizde mevcut mu? Netice olarak bu Öz Denetime var mıyız?
            Öncelikli olarak bu durumu ölçmeliyiz. Bu konuda samimi isek ölçümün birinci aşması gerçekleşmiş demektir. Bundan sonrası işin teknik boyutu. Ölçme için önce süreçlerin, ana süreç, alt süreç vb. çizilmesi. Hedeflerin temenni olmayıp net ve kesin şekilde ölçülebilir ve somut olması.  Programların bütünselliği, çalışma planlarının, faaliyetlerin gerçek bir katılımcılıkla tasarımı, oluşacak projeleri destekleyecek unsurların bütüne derc edilmesi.
            Nihayet izleme periyotları takviminin belirlenmesi ile süreç sahibi ve süreç yöneticilerinin katılımı ile desteklenmiş geri bildirim havuzunun işletilmesi, çabaların işbirliği uyumu ve de doğru yönde akıt ile seyrinin kontrolü, aşama bildirim raporlarının toplanıp konsolidesi ve sonuçların önlem uygulamaları ile desteklenmesi.
           
             Paylaşmak Sevgidir, Berekettir.
             Nedim İleri

İŞ GELİŞTİRME VEYA SÜREÇ İYİLEŞTİRME DOĞRUSU GERÇEK İŞ BU

     

           İsmi ister iş geliştirme olsun isterse süreç iyileştirme doğrusu hiç farketmez.Ancak bir organizasyonun neferi isek ve bize birtakım sorumluluklar verilmişse ,bir hizmet ya da mal üretimi çarkında bir dişli emanet ise işte bu dakikadan itibaren çok önemli bir mesuliyet başlamış demektir.
Bu iş veya rol her ne kadar bir sözleşme ile temin edilen bir bedel veya o işin karşılığında öngörülen ücret mukabilinde yapılıyor olsa da aslında burada bir emanete atanmış olma durumu söz konusudur ve asıl önemli olan da budur.Böylelikle bir emaneti doğru sahiplenme ve o nöbeti iyi tutmak en birinci meziyet ve yetkinliğimiz olmalıdır.İşte bu duruş ve farkındalık ile işimize olan sevgimiz bizim temel sermaye paradigmalarımız olacaktır.
          Gelelim en etkili noktaya.Şimdi önümüzde akan işi ikame etmek mi sadece odaklanmamız geeken,elbette ki değil.Bizim yaptığımız iş gerçekten gerekli ve gerçek iş değeri taşıyor mu.Bunu hemen sorgulayabilmeliyiz.Görünüşte çok meşgül ve hareketli bir şekilde de koşturuyor olabiliriz.Bir açıdan böyle görünen ve biz bile kendimizi kaptırıp önemlice işler yaptığımız kanısına bile kapılabiliriz.
          Bu durumun bir analizini yapıp,bu konuda şu önümüzde masamızın üzerini kaplamış unsurlar gerçekten iş değerinde mi?.Öncelikle her gün her daim bu sorgulamayı yapabilmeli ve bu pençereden bakabilmeliyiz.Yine bu performansımız doğru kanala dönük mü ?.Bu işi hemen veya en azından yarın veya hedef koyabileceğimiz bir tarihten itibaren nasıl daha iyi ve daha etkin ve etkili yapabiliriz i düşündük mü?. Yine rolümüzün gerçeği ve yönü olan vizyonumuzu biliyor ve bunu uygulamada ne ölçüde yol alabiliyoruz?.Konumumuzun muhatabı olan süreçlerle buluşabilmişmiyiz yoksa asıl sorumluluğumuz ile örtüşmese de oparasyonel becerilerimizi tatmin etme hevesine mi kapılmışız?.Bu sorulara verceğimiz cevap eğer;acil işler değil önemli işler odağımız,masamızı yersiz meşgül edecek unsurların yeni projeler ve bakış açıları geliştirmemizi engelleyeceğini peşinen biliyoruz ,aslında algorizmada gözükmeyen ,bulunması söz konusu bile olmayan unsurları belirleyip ayıklamanın gerçek mesaimize matuf çabalarımız, şeklinde cevaplıyabiliyor isek,doğru ve geçerli olanın iş yapıyor görünmek olmayıp kendimizi gerçekten faydalı hissedeceğimiz üretimler ve uğraşların olduğu diyorsak,her gün bu bakış açısına hizmet edecek yaklaşımlara yönelik çalışmalarımızın ve iş geliştirme olsun,süreç iyileştirme olsun adına ne verdiğimiz değilde bu minvalde gerçekten yapabileceğimiz veya vesile olabileceğimiz adımların bizi mutlu kılacağını bilebiliyor isek ne mutlu bizlere.
          Yine yeni bir fikir bir projenin ilk cevheri yani çekirdeği olabilir.Sağlayacağı gelişim ve dönüşümler ile belki sayısız faydalara dönüşebilir.Özetle işimizi sevmeli, eniyi şekilde yerine getirmeye tüm içtenliğimizle ve bilinçlice çabamızla temsil etmeye hakkını vermeye çalışmalıyız. Diğer taraftan da bu yukarıda sıraladığımız farklı bakış açısı sorularımızı da sürekli olarak bir eko sistem parçaları gibi işletmeliyiz.
        
          Paylaşmak Sevgidir,Berekettir.
          Nedim İleri

5 Ağustos 2013 Pazartesi

PAYLAŞMAK İÇİN ÖNCE SAHİP OLMALIYIZ




Paylaşmak kaynaşmak, biz İnsanlara yaraşır bir değer, İnsanın kelime anlamı ne acaba deyip araştırıp baksak göreceğiz ki; kaynaşan, paylaşan kavramı çıkacak karşılığında. 
            Paylaşmak mutlaka çok güzel bir kavram ve üstün bir değer. Ancak öncelikle bilmemiz gereken bir husus; paylaşmaya namzet olmak için öncelikle sahip bulunmamız. Bizde bulunmalı ve bize ait olmalı ki bir şey. Sonra biz o bir şeyi paylaşmayı düşünelim ve nihayet sahibi bulunduğumuz, üzerinde tasarruf yetkisi taşıdığımız bu bir şeyi biri veya birilerine paylaşabilelim. Yine bu konuda bilmemiz ve doğru anlamamız gereken bir diğer konu ise, paylaşmanın bölmek veya eşit oranda, birbirine denk nispette bölümlere ayırmak olmadığı. Gerçek manada paylaşmak vermek demek. Bize ait bir imkanı veya maddi, manevi değeri, kıymeti ve kaynağı ihtiyacı olan İnsanların veya canlıların yararına, onların faydasına transfer etmek, sunmak demek. Şimdi denilebilir ki, hadi maddi kaynak imkan anlaşılabilir ancak bu manevi kaynak imkan paylaşımı nasıl oluyor. İşte hep demiyor muyuz? Her şey maddeden ibaret değil diye. Zaten manevi kıymete hizmet etmeyen maddi unsurun kıymet-i harbiyesi ne olabilir. Sevgimiz mesela en güçlü manevi paylaşma değerimiz. Paylaştıkça azalmayıp aksine katma değer oluşturup daha da çoğalan tek yalnızca sevgimiz. Sevgimizle kim bilir ne çok gönüle umut ve sınırsız çoşku ve sevinç aktarabilir ve onların mutluluğuna vesile olabiliriz. Gönülden süzülen sıcacık bir gülümsemeye hangimiz muhtaç olmadığımızı düşünebiliriz.
Katıksızca, beklentisizce aralanan bir gönül kapısı kuşkusuz hepimizin en güçlü ilacı.
Paylaşmak tamamen bir duyarlılık ve İnsani değer yaklaşımı olup maddi unsurların ise olsa olsa bu uğurda bir araç olduğu hakikat. Bununla birlikte paylaşmak biz İnsanlara yaraşan ve birbirimizle kaynaşmamızı, dayanışmamızı sağlayan ve hepimize lazım çok güçlü bir değer. 
Paylaşmak Sevgidir, Berekettir.